Stres
Stres, günlük yaşamda çok aşina olduğumuz bir kavramdır. Genel olarak stresi bireylerin bedensel, zihinsel, duygusal sınırlarının zorlanması olarak tanımlayabiliriz. Stres, zorlayıcı çeşitli faktörlere karşı doğal olarak gösterdiğimiz fizyolojik ve psikolojik tepkilerdir. Hava kirliliği, gürültü, trafik, iklimsel değişimler, kalabalık önemli çevresel stres kaynaklarıdır. Boşanma, işsizlik, zorlu iş koşulları, ekonomik belirsizlikler, iyi beslenememe, iş değiştirme, zaman baskısı altında çalışma, evden ayrılma, organ kaybı gibi olumsuz yaşam olaylarının yanı sıra evlenme, çocuk sahibi olma, terfi etme gibi olumlu yaşam olayları da strese yol açabilir.
Kişilik yapısı da kendi başına stres oluşturucu olabilir. Rekabetçi, başarı odaklı, aceleci, saldırgan, hoşgörüsüz, mükemmeliyetçi, kendine ve diğerlerine karşı acımasız, kendini ifade etmede zorlanan, ayrıca inkar ve bastırma tarzı savunma mekanizmalarını sık kullanan kişiler de strese daha fazla maruz kalabilirler.
Strese uzun süre maruz kalıp uyum sağlayamıyorsak fizyolojik olarak, kas ağrıları, ellerin terlemesi, çarpıntı, ağız kuruluğu, yerinde duramama, yorgunluk, hazımsızlık, baş ağrıları, cilt problemleri, yüksek tansiyon, ülser/gastrit, astım, kalp-damar hastalıkları, uyku ve iştah sorunları yaşayabiliriz. Duygusal ve zihinsel olarak da kaygı, konsantre olmada zorluk, unutkanlık, halsizlik, yorgunluk, aşırı sinirlilik ve öfke, kaygı bozuklukları, depresyon (çökkünlük) yaşanabilir. Davranışsal olarak, içe kapanma, konuşmada güçlük, alkollü madde kullanımı görülebilir. Stresimizi yönetebilmeyi öğrenmeliyiz.
Günlük yaşam ve iş stresi ile baş etmeye çalışırken, dikkat edersek yararlanacağımız hususları şöyle sıralayabiliriz :
- Yaşamın değişim hızını azaltmak
- Ani kararlar almaktan kaçınmak
- Problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, bunlar problemi tespit etmek, probleme kendi katkımızı fark etmek, çözüm için seçenekleri belirlemek ve her bir seçeneğin avantaj ve dezavantajlarını değerlendirmek, uygun seçenek konusunda eyleme geçmek konusunda becerimizi artırmak yarar sağlar.
- Yakın çevreden destek istemek, benzer sorunları yaşayan kişilerin tecrübelerinden yararlanmak,
- Olaylara bakış açımızı değiştirmek, kendimizi ve diğerlerini suçlamak, savunmaya itmek yerine anlamaya odaklanmak, olaylara “tehdit” olarak değil, “yetenekleri sınama” olarak bakabilmek,
- “Ya hep ya hiç tarzı” bakış açısı yerine esnek olabilmek.( başarı her zaman kazanmak, anlamına gelmez… gibi).
- İş ya da günlük yaşam problemlerini sürekli düşünmek, daha kolay çözüm sağlamaz. Probleme odaklanmaya ara vermek. İyi gelecek bir aktiviteye bir süre yönelmek.( Gevşemek, yürüyüş yapmak, bir arkadaşı aramak, müzik dinlemek gibi).
- Kişilerarası ilişkileri “ben kazanayım – sen kaybet” şekline dönüştürmemek, kişiden ziyade soruna odaklanabilmek,
- Kişiliği eleştirme yerine davranışın etkilerine odaklanmak,
- Kafein alımını azaltmak, geç saatlerde çay, kahve, kola içmemek.( Kafein stres hormonlarından adrenalin salınımını tetiklediği için fazla kullanımı stres tepkilerine yol açabilir)
- Uykuyu düzenlemek.
- Zamanı iyi kullanmak. Zor ve sevimsiz işlere günün ilk saatlerinde yer vermek. Zihninizde taşımak yerine, işi halledip kurtulmak. Yapılacakları yazılı hale getirmek. Gerekirse iş paylaşımı yapmak.
- Sevilen kişilere, aileye zaman ayırabilmek.
- Dinlenme ve tatil zamanlarından yararlanmak.
- Kaygı yaşarken nefes alışımız hızlanır, düzensizleşir. Bu sebeple derin, yavaş nefes almak gevşetici etki sağlar.,
- Düzenli yapılan gevşeme egzersizi kas gerilimini azaltır. Stresli durumlarda daha düşük düzeyde tepki vermemizi sağlar.